Tabnit Lahdi

  Uzun süredir planladığım fakat sürekli ötelediğim fikirlerimi paylaşıp araştırdıklarımı ve ilgimi çeken yazıları yeniden düzenliyerek ufak da olsa bir topluluğa sunma isteğimi sonunda gerçekleştirme zamanımın geldiğini düşünüyorum. Çok uzun bir cümle oldu bu. Umarım bu yazı yazma olayını aksatmam ve iyi bir takipçi grubu kazanma dileklerimle ilk yazıma geçmek istiyorum.

    Dolaşırken Tabnit Ladine ait bir fotoğraf gördüm ve hakkında ki bilgilerimi toparlayarak kısa ve keyifli bir yazı oluşturmaya karar verdim. Tabnit Lahdi, ki kendisi İstanbul Arkeoloji Müzelerinin en önemli buluntularında bir tanesidir, müze de ki en etkileyici eserlerden birisidir. Bir çok arkadaşımında gezi sırasında Tabnit lahdini görünce heyecanlandığını, merakla incelediklerini ve bir çok soru sorduklarına şahit olmuşumdur. Lahdin Mısır tipli bir lahit olması ve üzerinde ki Mısır hiyerogliflerinin bunda ki payı çok büyük olsa gerek.

     Peki bu lahdin içinde ki iskeletin aynı salonda bulunan Cam içinde sergilenen iskelet olduğunu biliyormudunuz? Kral Tabnit'e ait olan bu iskeletin ve lahdin hayli ilginç bir hikayesi mevcuttur. Lahdin iki sahibi olmuştur ve üzerinde iki ayrı dilde hiyeroglif mevcuttur. İki hiyeroglifde de mezar istilası ile ilgili lanetlemeler mevcuttur. Şimdi bu kısa özetin ardından sıra geldi detaylara.
    Tabnit Lahdi Osman Hamdi bey tarafından Sayda(bugün kü  Lübnan'da) da ki Kral nekropolünde  bulunmuştur. Lahdin gövdesinde iki çeşit hiyeroglif görülmektedir. Mısır hiyeroglifi  ve Fenike yazıtı. Hiyeroglif ve yazıttan anlaşıldığı üzere lahdin iki sahibinin olduğu bilinmektedir. İlk sahibinin Mısırlı bir generala ait olduğu düşünülmektedir. Mısr yazısıyla yazılmış olan lanetleme şu şekildedir. "Her kim ola ki, benim lahdimi açar, Allah onun cezasını, belasını versin." Bu hiyeroglifin altında da ikinci sahibi olan Tabnit'in lanetlemesi yer almaktadır. O da şu şekildedir, “Ben Astarte rahibi ve Saydalılar kralı Tabnit bu lahit içine gömülüyorum. Ey benim mezarımı bulan kimse her kim olursan ol benim lahitimi açma ve benim huzurumu bozma. Çünkü yanımda ne gümüş, ne altın ne de define vardır. Bu lahit’de yalnızca yatmaktayım. Bana mezar olan bu lahiti açma, bu türlü hareket Astarte’ye karşı büyük bir hakarettir. Eğer benim tebbihimi tutmaz, aksine mezar odamı açar ve benim huzurumu kaçıracak olursan, yaşayan insanlar arasında ve güneş altında nesilden ve neshepten mahrum kal ve ölüler arasında yatacak yer bulma.”
    Lahdi açan ekip içinde ki Kral Tabnit'e ait olan iskeleti lahdin içinden çıkararak cam bir muhfaza içinde sergiler. Bir söylentidir ki, lahdi bulan Osman Hamdi bey ve ekibi lanetlenmiştir. Tabi ki bu gerçeği yansıttmamaktadır. Bugün Arkeoloji müzesinde sergilenmekte olan iskelet müzenin en önemli eserlerinden biri olduğu bir gerçektir.Sergilenen iskeletin başında hala saçları bulunmaktadır. İç organları kurumuş olmasına rağmen hala vücuttadır.İskeletin bazı kısımlarında deri parçaları da bulunmaktadır.

Not: Bilgi ve yazılar alıntıdır.